İki noktadan geçen dosdoğru bir doğru olması gerekirken aşk, işin içine üçüncü bir noktanın dahil olmasıyla meydana gelen üçgen diyebilir miyiz buna en basitinden? Bilmiyorum. Muhtemelen herkes gibi bende şu ana kadar defalarca farklı tanımını yapmışımdır aldatmanın. Şimdi ekşi sözlüğü açıpta bakmaya üşendim açıkçası ama muhtemelen az önce kurduğum cümleden farklıdır. Çünkü...
Çünkü zamanla insanın düşünceleri değişiyor demeyeceğim. Galiba olan değişim yaşadıklarınla paralel; gün geliyor boynuzlarını parlatırken aynanın karşısında, aldatana da "öteki"ne de lanetler savururken öyle bir zaman geliyor ki öteki sen oluyorsun farkında bile olmadan. Veya artık sürükleyemediğin bir ilişkinin çıkmazındayken saçlarının renginin tenine ne kadar uyduğunu söyleyen bir adamı uykudan önce masallarının beyaz atlısı yapıveriyorsun...
Bu yazıda ya da bundan sonraki birkaçında anlatacaklarım bir şekilde yakınımda yaşanmış, ucu belki bana dokunmuş veya teğet geçmiş, kiminde figüran kiminde aslolanlardan olduğum hikayeler. Tek ortak noktaları aldatmak... ama...
Ama bu sefer meraktan olacak yazdıklarım. Çünkü artık ben kavramları gerçekten şaşırdım. Aldatan taraf mı var yoksa baştan çıkaran mı? Yoksa aldattıran, buna düpedüz çanak tutan mı? İlk ikisi çok klasik artıkda, ben şu aralar bu üçüncü, sözümona mağdur kişiyi de ciddi ciddi düşünmekte ve dürüstlüğünü sorgulamaktayım... Ve şimdiden itiraf ediyorum, sorguladıklarım daha çok kadınlar olacak...
Hikayeler başlayana kadar düşünelim bakalım; sevgilisinin-kocasının aldattığını öğrendiğiniz bir kadına bunu söyler misiniz? Ya da, her kadına bunu söyler misiniz?..."Öteki" denen kadın her zaman orospunun önde gideni midir?... Bir kadın sevgilisini-kocasını aldatıyorsa ve bu sizin arkadaşınızsa ne tepki gösterirsiniz? Asıl soru; aldatmakta kadınla erkek neden bu kadar farklı?
Uyumuycam, hadi sen başla ;) blogdaki ilk mim sana olsun...
Bende yavaştan hikayelere başlayım Mehmet Coşkundeniz alınmazsa :P
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder