Sayfalar

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Biten Bir Aşkın Ardından Yıllar Sonra Ağlamak


Ertelemek değildir...
Zamanında dökmeyi reddettiğin gözyaşını akıtmak hiç değildir!...
Hayatından 'güven' kavramını silmektir...

"Birden düşüyorsun aklıma, nerelerdesin şimdi kimbilir. Yoğun olmalı yine işlerin bu vakit, bir de beklenmedik işin çıktı ki... Odaya geçtiğimde gözüm beraber çektirdiğimiz resme takılıyor, son fotoğrafımız. Kaldırmıştım bir yerlere ama şu temizlikçinin son zamanlardaki marifeti, çıkartıp koyuyor her seferinde baş köşeye. bir çekmeceye atmalı aslında ama elim varmıyor... Nasılda güzelmişiz...
Kanepeme dönüyorum... Bilgisayarı kurcalıyorum, oyalanmalı biraz... "hadi" diyorum "msn spaces"daki resimleri düzenleyim, temizlenecekler gitsin artık"... Siliyorum birkaçını, diyorum yenilerden ekleyim. Yine kendimi seninle resimlerimize bakarken buluyorum. O ilk zamanlarımız, matruşkamdan aşırdıklarım, doğumgünüm, düğünler dernekler... Yok, bu da olmadı... Bırakıyorum, uzanıyorum kanepeye, uyumalıyım...
Yavaş yavaş bir gevşeklik çöküyor üzerime,bir de günlerin yoğunluğun yorgunluğu... 10 dakika uyudum mu bilmiyorum saat gibi kurulmuşcasına açılıyor gözlerim gecenin kör vakti. tv açık, hani başroldeki adamı sana benzettiğim, söylediğimde "hakkaten benziyor ya" dediğin dizi başlamış. Kaçırmışım o bölümü, izlemeye başlıyorum. Yanaklarım ıslanmaya başladığında farkediyorum desem inanır mısın ağladığımı? Durmuyor, durduramıyorum... Vakit sabaha yaklaştı, seni aklımdan atamıyorum... o esas kızla esas oğlanın aşklarını imkansız sanmalarını bir türlü anlayamıyorum, oysa herşey o kadar basit ki. Bizimki gibi değil bu dizideki...
Hava aydınlanmaya başlayacak birazdan, bırak artık beynimin içinde dansetmeyi!.. Kalkıp sözlüğe yazmak istiyorum "biten bir aşkın ardından yıllar sonra ağlamak" diye, vazgeçiyorum... O hiç bilmediğim şehirde, tek başıma bir otel odasında hıçkıra hıçkıra ağladığımdan beri ilk kez ağlıyorum, bu sefer bilmeden sebebini...
Uyandığımda bir gece öncesi gelmiyor aklıma, apar topar hastaneye rutin yetişme telaşında... Arabaya bindiğimde çalmaya başlayan telefonu arıyorum çantada, kimin aradığına bakıp bırakıcam ya da açıcam... Matruşkam... Açıyorum...
Gideceğim yere nasıl gittim, nasıl hala konuşup yürüyebildim, nasıl nefes alabildim...
Karmakarışığım, hala arapsaçı kıvamındayım. Ve hala bir öfke yok içimde, ne garip... Sadece derin bir ümitsizlik güvene dair, yazık...
Aşkı aşk gibi yaşatandın sen, aşkı hakkıyla yaşayandın... Güvendin, gözümü arkada bırakmayan... İyisiyle kötüsüyle inandırandın kendine, oyunlardan uzağımdın... Sen bu oyunu en son yapacak adamdın!..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder