
Şu minicik çocuklara anlatılan masalların değiştirilmesi ya da ne bileyim, en azından güncellenmesi falan lazım. Agu gugu devresini atlatıp, az konuşup dinlemeye başlayacak kıvama geldikleri zaman ninniden masala terfi ediliyor ve gariplerin bundan sonra uzunca bir zaman körü körüne inanacakları hayaller bilinç altlarına yerleştirilmeye başlanıyor (of ya niye böyle araştırma yazısı gibi başladı bu ben de anlamadım) sen istediğin kadar anlatırken “masal bu ya” lafını araya sokuştur, inanır mı? Sen anlatıyorsun aynı masalı defalarca, televizyonda gidip çizgi filmini falan izliyor, sonra az büyüyünce okumayı sevsin diye ilk aldığın kitaplar yine pamuk prenses, kül kedisi, kurbağa prens oluyor; çocuğun ruhuna işliyor. Kız geliyor 20lerine, hala muhabbet “beyaz atlı prens”ten öteye gitmiyor. Gitmezde…
Misal ben… 20leri atlatalı da oldu işin aslı epeyce. Ama geçenlerde bir akşam arkadaşlarla deniz kenarında içkilerimizi yudumlarken yanımızda zıplayan bir kurbağaya “aaa eski sevgilim” diyince bu masalların beynimizin içindeki despotluğu bir kere daha acaba dedirtti bana.
Tamam açıklıyorum; benim öptüğüm her prens kurbağaya dönüştü. Oysa ilk gördüğümde her birinin atı çamaşır suyunda günlerce bekletilmişçesine bembeyazdı! E iyi de masal böyle değildi? Bir keresinde dedim bende bir terslik var, zaten ben kurbağayı öpücem, o prens olacak. Hadi dedim onu deneyeyim. Israrla yanımda zıplayıp duran kurbağayı öpüverdim, tık yok! Bi daha denedim, ı ıhhh… yok ama bende de inat var, dedim büyü kesin sağlam yapılmış, ama nasılsa geçecek. Azmin elinden bişi kurtulmaz, birden adam hoop oluverdi sana prens. Ha yakışıklı prens demiyorum ama prens işte… tabi bunda belki de benim senelerce canıma okumasınında payı vardır, malum kadınlar olarak –dönem dönemde olsa hepimiz böyle bir adama tutulmuşuzdur, herkes itiraf etsin- ağzımıza salıncak kuran erkeklerden çok hoşlanırız ya!.. O bana ayarı verdikçe ben bi tutul, bi büyüt gözünde… Neyse… sonunda durum anlaşıldı zaten, meğer kurbağada malum cadıya ters büyü yaptırmış, prensliği geçiciymiş. Döndü eski kurbağa haline, hala vıraklar durur arada…
Ama bana ders oldu, en azından artık kül kedisine inanmıyorum. O masalda ters yazılmış. Sen annenin evinde el bebek gül bebek büyü, yakışıklı prens gelsin alsın seni, atsın atının terkisine. Sonra git evi barkı, şöminenin küllerini temizle. Niye? Adama 3 kuruş temizlikçi kadın parası çok gelecek çünkü!..
PS1: bi tek Çizmeli Kediye laf yok masallar içinde :)
PS2: saçlarımı uçlarından 2 cm de kestirsem 2 hafta kendime gelemememin sebebi rapunzel olabilir mi?
PS3: geçenlerde kurbağa prensin son animasyon filmini bulmuştum bi yerlerden, gidip onu seyredeyim şimdi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder